1. sensizliğin his tırmalayan soğuğunda, silüetin belirir göz kapaklarımda,
    bir âmâ gibi kör olmak isterim,
    kıyamam gamzendeki gün doğumuna, vazgeçerim.

    bir papatya ruhu hasıl olur kokuna,
    rüzgarlar seni yükler bembeyaz bulutlara,
    teninde can veren yağmur olmak isterim.
    kıyamam canının yanmasına, ruhumu göğe terk ederim.

    titrek bir gün ışığı ağaçların yapraklarında,
    bir çiçek can bulur, çalının kaburgasında,
    kimseler dokunmasın diye diken olmak isterim,
    göz yumamam kasvetine, ondan bu soğuk kederim.

    yer gök bir olsa, ölüm koksa havada,
    bana yer sunsalar, sonsuz bir mafihada,
    ruhumu azat etseler de, her iki dünyada,
    ben her şeyden vazgeçip,
    bir beyzada ölmek isterim.
  2. gökyüzünün toprağa hediye ettiği her damlanın,
    meyvesidir tenine sinmiş toprak kokusu.
    o yüzden sık sık yağmur hediye ederim sana ben,
    kimi zaman bir çiçeğe can olur aşkımız,
    kimi zaman bir yudum su olur kırlangıçlara.

    seni resmeder gökyüzüne ,minnetinden kırlangıçlar,
    en tatlı melodilerle, somutlaştırırlar ismini,
    ben yıldızlardan,
    kırlangıçlar şarkılarından sen çizerler gökyüzüne.

    mavi dahi kıskanır seni ,
    çünkü en güzel sen yakışırsın, bulutların intiharına,
    yakamoz olur denize düşen, her damla sen,
    mehtap bile senin için süslenir,her gece karanlığı alt ederken.
  3. gün pişman olma günüdür,
    fuzuli şiirlerin karşına geçip, hesap sorma günü.
    öznesiz kalmış hislerin senden davacı olma günü.
    en büyük günah yetim şiirler çizmektir kağıtlara.

    gün yağmur olma günüdür.
    göğü griye boyayıp, maviye düşman olma günü,
    her yağmur damlasının, aslında senin olmadığını anlama günü,
    en acı şey bir beden teslim etmektir toprağa.

    gün kurban etme günüdür.
    en saf duygularını yalanlara hibe etme günü,
    sahteden bir gökyüzüne ibadet etme günü,
    kim bilir yine kaç defa kanarım yalanlara.

    gün pes etme günüdür.
    yağmura yenik düşmüş bir serçenin, göğe veda günü,
    bedenimin gamzenden hallice toprağa düşme günü,
    belki bir tebessüm hasıl olur, tüm ardımda kalanlara.
  4. silahsız mıdır şair hislerinden yoksunsa?
    belki de ziyandır hissizlere yazılan şiirler,
    bir o kadar da küskündür yazıp yazıp itlaf ettiğin şiirler,
    mecbur mu gönül senin his kırıntılarına mezar olmaya?
  5. kurak ayaz kirletirken yakamozdan hallice gecelerimi,
    yazılan şiirler hisleri itlaf edenlere,
    bu buğulu gökyüzü bulutları terk edenlere gebe.

    her satırda öznesi yetim yüklemlerle somut kılarken hecelerimi,
    sol yanım sığınır siyaha bürünmüş kasvetlere,
    ruhum seninle gökte beyaz, sensiz toprağa göçebe.
  6. müjganın dokunur sol yanımda sebep olduğun sonbahara,
    ben seni çizerim beyazla kirlettiğim dizelere,
    issız adımlarım var gözlerinin yeşil haresinde,
    kafiyelerim kadar eksik göğsüme dolan gökyüzü yine.
  7. kalemin kağıda dokunduğu gibi dokun dalgalara,
    hislerim can bulsun,kokunun dokunduğu şiirimde.
    kalacaksa sen dolu kafiyeler yarım kalsın ciğerimde.
    senin izlerin kirletsin beyazlarımı
    alacakaranlığıma sen son ver,gün geceyi katlettiğinde.
    en azından sen özne ol, yetim kalmış dizelerime.
  8. nazım gibi bakmak gerek hayata,
    iki mavi pencerenin ardından güzellikleri seçercesine süzmek dünyayı,
    anlamlandırmak gerek sonra koca bir küreyi piraye'nin kar beyazı teninde,
    bir çift papatya bulundurmak lazım elinde,
    sevgilinin hasretini yatıştırmak için.

    kirletmek gerek dalgaları ayın naif ışığıyla,
    mevsimler çizmek gerek yakamozlardan denize,
    akıp gidiverir yoksa günlerle sürüklenen tebessümler,
    vakit, mutluluğu katletmeden değerini bilmek gerek.

    yaşam bir kelebekçesine süzülür gökyüzünde,
    her çırpınışın, ömründen bir nebze demek,
    rüzgar hala dokunurken tenine,
    seni seviyorum diyebilmek gerek.